Kateşinler (catechins) bitki özlerinden saflaştırılarak elde edilen polifenoller grubundan aktif maddelerdir.
Kateşinin en yoğun olduğu bitki yeşil çaydır, Latince adı camellia sinensis’dir. Yeşil çayda değişik kateşin türleri vardır. Dünyada en yaygın olarak tüketilen içeceklerden olan yeşil çayın sağlık üzerine etkisi çoğunlukla bileşiminde bulunan herbal aktiflerden kaynaklanır.
Çay büyüme döneminde, mayalama ve işleme esnasında çayın içeriğinde bulunan biyoaktiflerin çeşit ve miktarlarında değişiklikler oluşturur. Oluşan bu değişiklikler ve maddeler bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.
Çay polifenollerinden kateşinlerin antioksidan aktivite ile obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi hastalıkların önlenmesine katkıda bulunduğu, aynı zamanda bu bileşenlerin antiviral, antibakteriyel ve nörolojik hastalıklara karşı koruyucu etkileri olduğu belirtilmektedir. Bu yazıda çayın bileşimi ve sağlık üzerine etkilerinin irdelenmesi hedeflenmiştir.
Yeşil Çay Nedir?
Yeşil çay bitkisi Theaceae familyasının camellia sinensis’dir. Nemli iklimlerde yetişen, yaprağını dökmeyen, her mevsim yeşil olan, kısa boylu, çok yıllık, çalı türü bir bitkidir. Çay bitkisi 40 dan fazla ülkede yetiştirilmektedir. Önemli bölümü Türkiye, Çin, Sri Lanka, Endonezya, Japonya, Hindistan, Tayvan ve merkez Afrika ülkelerinde yapılmaktadır.
Çayın İçindeki Maddeler Nelerdir?
Çay yaprağının kimyasal içeriği çayın kökenine, yaşına, işleme şekline ve işleme sürecine bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir. En önemli içeriği kateşinler (polifenol) ve kafeindir. Bunların dışında daha küçük miktarlardaki içeriği Tablo 1’de ayrıntılı ele alınmıştır. 15 gram çay yaprağının bir litre suya eklenip, beş dakika demlendikten sonra süzülerek tüketilen çayın 100 gramındaki bileşenlerin miktarları bulunmaktadır.
Kateşinler (Polifenol) İçeriği
Taze çay yaprakları geniş oranda fenolik bileşikler içermektedir. Bunlar flavonoidlerden kateşinler, flavonoller, proantosiyanidinler ve fenolik asitlerdir. Siyah çay, oolong çay ve yeşil çay üretimine bağlı olarak kateşinlerin fermantasyonu endojen enzimlerden polifenol oksidaz ve peroksidaz tarafından gerçekleştirilir. Fermantasyon sırasında kateşinler okside olarak theaflavinler, theasitrinler, theasinensinler, theanaptokinonlar ve thearubigin’ler olmak üzere dimerik ve oligomerik bileşiklere dönüşmektedir.
Yeşil çayda kateşinler daha fazla bulunurken, siyah çayda fermantasyon işlemiyle bu kateşinler yerini theaflavinler ve thearubiginlere bırakmaktadır. Bu bileşenler aynı zamanda çaya karakteristik aroma ve renk vermektedir.
Yeşil çayda bulunan kateşinler. En fazla bulunan epigallokateşin gallat (EGCG)’tır. Bunu sırasıyla epikateşin gallat (ECG), epigallokateşin (EGC) ve epikateşin (EC) izlemektedir. Bunların hepisine birden kateşinler (catechins) denir.
Bunların yanı sıra çay yaprakları fenolik asit türevlerinden hidrolize edilebilir tanenleri (ellagitanenler ve gallotanenler) içermekte olup, bu bileşenler antioksidan özellikleri ile kanser ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ile ilişkilendirilmektedir. Bir diğer fenolik asit türevi olan striktinin özellikle alerjik hastalıklarla ilişkilendirilen önemli bir bileşendir. Striktinin yeşil ve siyah çayda bulunup konsantrasyonu yaprakların olgunluğuna göre değişmektedir.
Kafein İçeriği
Kafein çayda bulunan başlıca alkoloidlerden olup miktarı %1.5-5 arasında değişebilmektedir. Bir fincan (237 ml) yeşil çaydaki kafein miktarı yaklaşık olarak 30 mg, siyah çayda ise yaklaşık olarak 50 mg’dır.
Tablo 1. Çayın tüketilebilir 100 gramının bileşenleri
Bileşenler | Miktar |
Protein (g) | 0.1 |
Yağ (g) | Eser miktarda |
Karbonhidrat (g) | Eser miktarda |
Sodyum (mg) | Eser miktarda |
Potasyum (mg) | 27 |
Kalsiyum (mg) | Eser miktarda |
Magnezyum (mg) | 2 |
Fosfor (mg) | 2 |
Demir (mg) | Eser miktarda |
Bakır (mg) | 0.01 |
Çinko (mg) | Eser miktarda |
Klor (mg) | 1 |
Manganez (mg) | 0.15 |
Selenyum (mcg) | Eser miktarda |
İyot (mg) | Eser miktarda |
Tiamin (mg) | Eser miktarda |
Riboflavin (mg) | 0.02 |
Niasin (mg) | 0.2 |
B6 vitamini (mg) | Eser miktarda |
B12 vitamini (mcg) | 0.2 |
Folat (mcg) | 3 |
Pantotenat (mg) | 0.04 |
Biotin (mcg) | 1 |
Çayın İnsan Sağılığında Kullanıldığı Alanlar Nelerdir?
Bir çok branşta kullanılmaktadır. En yaygın hastalık antiviral etkisi sayesinde HPV yani siğildir. Siğillerin en ciddi olanı anal ve genital siğillerdir ve bu bölge siğillerinin tedavisinde merhem formunda kullanılır.
Çay ve Kateşinin Sağlıkla İlişkisi
Çayın sağlıkla bir ilişkisi olduğu inancı 19. yy’a dayanmaktadır. Çayın sağlık üzerine olan yararları genel olarak içerdiği kateşinlerle ilişkilendirilmektedir.
Virüslerle olan viral hastalıklar (en yaygın kullanılan hastalık HPV dir), kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet, oksidatif ve inflamatuvar hastalıklar ve bakteriyel hastalıklar, kanser, nörolojik hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde önemli yere sahip olduğu öne sürülmektedir. Şekil 1 de bunlar listelenmiştir.
Kateşin Antiviral ve Antibakteriyel Etkileri
Yapılan bilimsel çalışmalarda yeşil çay kateşinlerinin HPV (human papillom virüs, siğil, kondilom) influenza virüs replikasyonu inhibisyonu ile antiviral etki gösterebildiği saptamıştır. Bunun yanı sıra yeşil çay kateşinlerinin Herpes simpleks virüsüi enfeksiyonu üzerinde inhibitör etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Çayın potansiyel sağlık etkileri daha önce de söz edildiği gibi içeriğindeki fenolik bileşiklerden kaynaklanmaktadır. Bu fenolik bileşiklerden (kateşin) özellikle EGCG ve EGC’den zengin yeşil çayın antimikrobiyal, antifungal ve antiviral etkilere sahip olduğu gösterilmiştir.
Bununla ilgili yapılan bir çalışmada yeşil çayın özellikle Escherichia coli’ye karşı potansiyel antimikrobiyal etkisi olduğu belirlenmiştir. Yeşil çay yaprak özlerinin, çevresel kaynaklardan izole edilen çeşitli bakterilere karşı antibakteriyel etkinliğini test etmek amacıyla yapılan bir çalışmada yeşil çayın antibakteriyel aktivitesi saptanmıştır.
Camellia sinensis’ten elde edilen yeşil, siyah ve farklı bitkisel çayların polimerik olmayan fenolik ve polimerik tanen bileşenlerinin rolünün araştırıldığı bir çalışmada bu bileşenlerin güçlü antioksidan ve antibakteriyel özelliklere sahip olduğu saptanmıştır.
Kateşinlerin Kalp Hastalıklarında Etkisi
Kardiyovasküler hastalıklar (KVH) koroner kalp hastalıkları, inme, romatizmal kalp hastalıkları, serebrovasküler hastalık, periferik arter hastalığı, hipertansif hastalıklar ve aritmiler gibi; kalbin ve kan damarlarının tüm hastalıklarını kapsayan oldukça geniş, bir hastalık grubudur [23].
Genel olarak çay tüketiminin kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı bilinmektedir [24-28]. Yapılan bir meta-analizde, çay tüketimi ile koroner kalp hastalıkları ve inme arasındaki ilişkide sonuçların kesin olmadığı ancak miyokardiyal enfarktüsten koruyucu etki gösterdiği belirtilmiştir [29].
Çay tüketiminin bu hastalıklar üzerindeki olumlu etkisi yapısındaki antioksidanlarla açıklanmıştır. Çaydaki flavonoidlerin riski azalttığı ancak etki mekanizmasının halen tamamen net olmadığı bildirilmektedir. Flavonoidlerin düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) oksidasyonunu inhibe ettiği, bağırsaktan kolesterol emilimini ve platelet agregasyonunu azalttığı, kan basıncında etkili olduğu bildirilmektedir [24, 30].
Bu konuyla ilgili randomize, çift kör, plasebo kontrollü 48 sağlıklı yetişkinle yapılan bir çalışmada, bireyler 4 gruba ayrılmıştır. Birinci gruba 250 mg kafein, ikinci gruba 200 mg theanin, üçüncü gruba ise kafein ve theanin kapsül olarak verilmiştir. Dördüncü grup ise plasebo grubu şeklinde oluşturulmuştur. Çayda bulunan theaninin kafeinin antigonesti olarak çalışıp kan basıncını düşürdüğü belirlenmiştir [31].
Kateşinin Şişmanlık Üzerindeki Etkileri
Obezite ve beraberinde getirdiği diğer sağlık sorunları dünya çapında görülen sağlık sorunlarının başında yer almaya devam etmektedir. Vücut ağırlığı kaybıyla ilgili olan iştah, besin ögesi emilimi ve termogenezisi etkileyen faktörlerden biri de çay tüketimidir. Epidemiyolojik ve randomize kontrollü müdahale çalışmaları çay tüketimi ile vücut yağ oranı ve bel çevresi arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu göstermektedir [20, 32, 33].
Yeşil çay ve obezite ilişkisi kateşinlerin termogenezis ve substrat oksidasyonu üzerine etkileriyle ilgili olmakla birlikte iştah kontrolündeki değişiklikler, hepatik lipid metabolizmasına katılan enzimlerin düzenlenmesi ve besin maddesinin emiliminin azalması olası diğer etki mekanizmalarıdır. Sempatik sinir sistemi (SSS) enerji harcaması ve lipolizin düzenlenmesinde büyük rol oynamaktadır.
SSS’nde bir anahtar olan norepinefrin (NE) enerji harcamasını ve yağ oksidasyonunu arttırmaktadır. Kateşinler, norepinefreni indirgeyen enzim olan katekol O-metil transferaz (COMT)’yi inhibe ederek sinaps boşluğuna sempatik olarak salınan NE’nin hareketini uzatabilmektedir. Bunun yanı sıra yeşil çayda bulunan kafein de SSS etki ederek benzer etkiler gösterebilmektedir.
Dolayısıyla kateşin ve kafeinin birlikte alınması sinerjik bir etki ile enerji harcaması ve lipolizi etkileyebilmektedir [34-38]. Karaciğer yağ asidi oksidasyonunun düşük olması iştahı artırmaktadır. Kateşinlerin ise hepatik yağ oksidasyonunu artırabileceği ve buna bağlı olarak iştahın değişebileceği bildirilmektedir. Ancak bu konuda yapılan deneysel çalışmalarda farklı ve çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Bunun yanı sıra kateşinler amilaz ve glikosidaz aktivitesine etki ederek glikoz emilimini engelleyebilmektedir.
Tüketime hazırlanan çaydaki bitki miktarı, demleme süresi ve su sıcaklığının biyoaktif bileşenlerin kompozisyonunu etkileyebileceği bildirilmektedir. Bu biyoaktif bileşenlerin çayın içecek olarak tüketilmesi veya takviye olarak alınmasına bağlı olarak farklı etkileri olabileceği belirtilmektedir. Bu nedenle, yeşil çayın biyoaktif bileşen miktarının obezite ilişkisiyle ilgili daha fazla araştırmaya gerek duyulmaktadır.
Şeker Hastalığında Kateşin Etkisi
Günümüzde diyabet prevalansı her geçen gün artmaktadır. Ancak bu durumun sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının geliştirilmesiyle önlenebileceği bilinmektedir. Kahve ve çay tüketiminin diyabet riski ile ters bir ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Çay tüketimi düşük beden kütle indeksi (BKİ) ile ilgili olarak diyabet riskini azaltmasının yanı sıra amilaza etki etmesiyle de ilişkili olduğu belirtilmektedir.
Çay polifenolleri nişastanın daha yavaş sindirilmesini sağlayarak serum glikozundaki ani yükselmeleri azaltabilmektedir [45, 46]. Singapur’da yapılan bir çalışmada düzenli olarak kahve ve siyah çay tüketiminin düşük diyabet riski ile ilişkili olduğunu gösterirken yeşil çay ile ilgili bir ilişki bulunamamıştır. Bu etkinin siyah çayda bulunan kafeinden meydana geldiği düşünülmektedir [47].
Yapılan başka bir retrospektif kohort çalışmada ise yeşil çay alımının siyah çaya kıyasla daha düşük diyabet riski ile ilişkili olduğu gösterilmiştir [48]. Kahve ve çay tüketimi ve tip 2 diyabet riski ilişkisinin incelendiği diyabet hastası olmayan 5823 yetişkin bireyle yürütülen bir çalışmada, kahve ve çay tüketiminin diyabet insidansıyla ilişkili olmadığı sonucuna varılmıştır.
Kateşinlerin İnflamasyondaki Etkisi
Akut veya kronik inflamasyon varlığı olan birçok patolojik durum, organizmada metabolik ve biyokimyasal süreçlerde önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Beslenme, bu süreçlerin gelişmesinde ve iyileşmesinde önemli bir rol almaktadır [50].
Çayda bulunan flavonoidlerin flavonol, antosiyanin ve izoflavon alımının özellikle inflamasyonun önemli bir göstergesi olan C- reaktif protein (CRP) konsantrasyonu ile negatif ilişkili olduğu bilinmektedir [30, 51].
Omurilik hasarı olan farelerle yapılan in vivo çalışmada EGCG uygulamasının inflamatuvar sitokinleri baskıladığı ve bu yönde koruyucu etkisi olduğu görülmüştür. Yine farelerle yapılan başka bir çalışmada 30 gün boyunca 10 mg/kg/gün EGCG tedavisinin, inflamatuar sitokinlerin seviyelerini ve oksidatif stresi önemli ölçüde azalttığını göstermiştir.
Çayın Kanser Üzerindeki Etkisi
Çay ve kanser ilişkisinde çayın bileşiminde bulunan ve antioksidan özellik gösteren EGCG ve theaflavin öne çıkmaktadır. Bu bileşenler özellikle çayın antioksidan özelliğinden kaynaklı olarak kanser hücrelerinin oluşumunu, büyümesini ve çoğalmasını önleyebilmektedir.
Özellikle yeşil çayın bileşiminde bulunan polifenollerin anjiogenezi engelleyebildiği bildirilmektedir. Çay polifenollerinin kanser hücre döngüsünde bu şekilde etki ederken, normal hücrelerde bu etkilerinin olmadığı belirtilmektedir.
EGCG’ın kanser hücrelerinde etkili olduğu yolaklar; mitojen aktif protein (MAP) kinazlar ve aktivatör protein-1 (AP-1), nükleer faktör-kB (NF-kB) sinyal yolu, epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) aracılı yolaklar, insülin benzeri büyüme faktörü (IGF) -1 aracılı sinyal transdüksiyon yolları, proteozom aktiviteleri, matriks metalloproteinaz (MMP) aktivitesi, ürokinaz-plazminojen aktivatör aktiviteleri ve apoptozun indüklenerek, hücre döngüsünün durdurulması şeklinde özetlenmektedir.
Yeşil çay ve kanser ilişkisinin incelendiği çalışmalarda, yeşil çay tüketimi arttıkça prostat, meme, boğaz, mide kanseri gibi farklı kanser türlerinin riskinin azaldığı saptanmıştır [59-61].
İnsan prostat kanser hücresiyle (PC-3) yapılan bir çalışmada bu kanser hücrelerine 48 saat 0-50 M EGCG uygulamasının hücre çoğalmasını önleyici etkiler gösterdiği saptanmıştır.
İnsan meme kanseri hücre dizisi olan MDA-MB-231 hücreleriyle yapılan bir çalışmada 24 saat 50-80 g/mL EGCG’ın uygulanmasının MMP-9 ifadesini azaltarak hücre apoptozunu indüklediği görülmüştür. Gastrik kanser hücreleriyle yapılan başka bir çalışmada da EGCG uygulamasının hücre apoptozunu indüklediği belirlenmiştir.
Ağız Sağlığında Kateşinlerin Etkisi
Diş çürükleri ve diğer ağız hastalıkları özellikle çocuklarda olmak üzere sık görülen kronik hastalıklardan biridir. Çürük gelişmesindeki ana bakteri ajanları Streptococcus mutans (S. mutans) ve Lactobacillus’tur. Özellikle yeşil çayın, diş çürüğünün önlenmesinde etkin bir madde olduğu bildirilmektedir.
Diğer sağlık sorunlarında olduğu gibi ağız sağlığında (diş çürükleri, ağız içi mukoza) da özellikle kateşinler faydalı özelliklerin çoğundan sorumludur. Birçok çalışmada, yeşil çayın streptokok ajanının çoğalmasını inhibe etme, diş minesine bakteri yapışmasını önleme, glukozil transferaz ve amilaz inhibitörü olarak diş çürüğü oluşumunu önleyebildiği gösterilmiştir.
Yapılan bir çalışmada yeşil çayın oral peroksidaz aktivitesini artırdığı ve ağız boşluğundaki oksidatif strese karşı daha fazla koruma sağlayabildiği belirlenmiştir. Sodyum florür ile yeşil çay ağız durulamasının çocuklarda tükürük Streptococcus mutans ve Lactobacillus düzeyleri üzerindeki etkisini karşılaştırmak amacıyla yapılan bir çalışmada ise yeşil çay ile ağız durulaması, tükrük S. mutans ve Lactobacillus koloni sayısının önemli ölçüde azalmasına ve bunu yaparken de sodyum florüre kıyasla daha az yan etkiye sahip olduğu görülmüştür.
Başka çalışmalarda da benzer şekilde çay içmenin ve kahvenin diş plak oluşumunda belirgin inhibisyona neden olduğunu ve aynı zamanda diş plakasında ve tükürükte S. mutans ve Lactobacillus’u azalttığı gösterilmiştir.
Yine başka bir çalışmada yeşil çay tüketimi ile azalmış diş kaybı oranı arasında bir ilişki olduğunu belirtilmiştir. Sonuç olarak birçok oral ve periodontal hastalığın önlenmesi ve tedavisinde yeşil çay ürünlerinin etkin bir şekilde kullanılabileceği bildirilmektedir.
Kateşin Kemik Sağlığı İlişkisi
Genetik özellikler, erken yaşta adet görme, beslenme, düşük fiziksel aktivite düzeyi, kalsiyum ve D vitamini yetersizliği kemik sağlığını etkileyen faktörler arasında yer almaktadır.
Risk faktörlerinin bilinmesi yaşam boyunca kemik sağlığı ile ilgili problemlerin önlenmesinde ve tedavi edilmesinde önemlidir. Değiştirilebilir risk faktörlerinin başında beslenme gelmektedir. Son zamanlarda beslenmeyle ilgili olarak kemik sağlığında yeşil çay üzerinde durulmaktadır.
Yeşil çayın oksidatif stresi ve inflamasyonu azaltarak kemik sağlığını olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir. Menopoz döneminde kemik yoğunluğunun azaldığı kadınlarda yeşil çay polifenol desteğinin ve Tai Chi uygulamasının, kemik oluşumu biyobelirteçlerini artırdığı ve kemik dönüşüm hızı oranını (bone turnover rate) geliştirdiği görülmüştür.
Farelerle yapılan başka bir çalışmada ise yine yeşil çay polifenol desteğinin kemik sağlığında olumlu etkiler yaptığı saptanmıştır. Yeşil çayın antioksidan kapasiteyi artırarak ve inflamasyonu baskılayarak bu etkiyi gösterdiği düşünülmektedir.
Başka bir çalışmada kahve ve çay tüketiminin artmasının fiziksel aktiviteden, güneşe maruz kalma, yaş, cinsiyet ve BKİ’den bağımsız olarak dolaşımdaki D vitamini seviyelerini yükselttiği saptanmıştır.
Oolong çayıyla ilgili yapılan bir çalışmada ise oolong çay içilmesini menopoz dönemindeki Çinli kadınlarda kemik kaybını önlemeye yardımcı olabileceği sonucuna varılmıştır.
Kateşinin Nörolojik Hastalıklardaki Etkisi
Nörodejeneratif bozukluklar prevalansı gün geçtikçe artış göstermektedir. Yeşil çayda bulunan EGCG’ın çeşitli nörolojik fonksiyonlara etki edebilmektedir. Dolayısıyla yeşil çay polifenollerinin Parkinson ve Alzheimer hastalıklarına ve diğer nörodejeneratif hastalıklara karşı koruma sağlayabileceği öngörülmektedir.
Bir kohort araştırmada, çay tüketiminin Çinli yetişkinlerde düşük bilişsel bozukluk prevalansı ile ilişkili olduğu, çaylar arasında siyah ve oolong çayların en belirgin etkileri gösterdiği belirlenmiştir. Diğer bir kohort çalışmada, yeşil çay tüketimi ile ilgili olarak yaşlılarda depresif belirtilerin görülme sıklığının daha düşük olduğu saptanmıştır.
Bunların yanında theanine’in, kortikal nöron uyarılmasının önleyerek psikolojik ve fizyolojik stres tepkilerini azaltması sonucu anti-stres etkilerine neden olabileceği düşünülmektedir.
Özetle Yeşil Çay ve Kateşinler
Çay işleme sırasındaki farklılıklara bağlı olarak bileşimindeki biyoaktif bileşen miktarları farklılık gösterebilmektedir.
Siyah çayda, fermentasyon işlemi nedeniyle theaflavinler ve thearubiginler daha yoğun olarak bulunurken fermantasyon işlemi uygulanmayan yeşil çayda farklı kateşinler olan EGCG, ECG, EGC ve EC daha fazla bulunmaktadır.
Son yıllarda yapılan birçok çalışmada farkı sonuçlar bulunmakla birlikte çay birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde etkili olabilmektedir. Sağlık üzerindeki en önemli etki mekanizmasının bileşiminde bulunan polifenollerin (kateşinlerin) oksidatif enzim inhibisyonu olduğu söylenebilir.
Böylelikle kardiyovasküler hastalıklar, farklı kanser türleri gibi hastalıklardan korunmada ve tedavide kullanılabilmektedir. Bunun yanı sıra karbonhidrat ve lipid metabolizması üzerindeki etkisiyle diyabet ve obezite üzerine de olumlu etkiler yaratabilmektedir.
Farklı çalışmalarda çayın antiinflamatuvar, antimikrobiyal ve antiviral etkilerinden de söz edilirken, nörolojik ve psikolojik hastalıklarda da önemli rol oynadığını gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Çelişkili sonuçların giderilebilmesi açısından bireysel farklılıkların göz önünde bulundurulduğu, çay miktarının, çay hazırlama şeklinin karşılaştırıldığı daha fazla deneysel insan çalışmasına ihtiyaç vardır.
Referanslar
20- Rains, T.M., Agarwal, S., Maki, K.C. (2011). Antiobesity effects of green tea catechins: a C. Elmas, C. Gezer Akademik Gıda 17(3) (2019) 417-428 426 mechanistic review. The Journal of Nutritional Biochemistry, 22(1), 1-7.
23- Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal Kalp Sağlığı Politikası (2006). 1-333p.
24- De Koning Gans, J.M., Uiterwaal, C.S., Van der Schouw, Y.T., Boer, J.M., Grobbee, D.E., Verschuren, W.M., Beulens, J.W. (2010). Tea and coffee consumption and cardiovascular morbidity and mortality. Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology, 30(8), 1665-1671.
29- Peters, U., Poole, C., Arab, L. (2001). Does tea affect cardiovascular disease? A meta-analysis. American Journal of Epidemiology, 154, 495–503
30- Tengilioğlu, M.M., Büyüktuncer, Z. (2011). Çay ve sağlıkla ilişkisi. Beslenme ve Diyet Dergisi, 39(1-2), 59-65.
31- Rogers, P.J., Smith, J.E., Heatherley, S.V., Pleydell-Pearce, C.W. (2008). Time for tea: mood, blood ressure and cognitive performance effects of caffeine and theanine administered alone and together. Psychopharmacology, 195(4), 569.
32- Wu, C.H., Lu, F.H., Chang, C.S., Chang, T.C., Wang, R.H., Chang, C.J. (2003). Relationship among habitual tea consumption, percent body fat, and body fat distribution. Obesity Research, 11, 1088-95.
33- Phung, O.J., Baker, W.L., Atthews, L.J., Lanosa, M., Thorne, A., Coleman, C.I. (2010). Effect of gren tea catechins with or without caffeine on anthropometric measures: a systematic review and meta-analysis. The American Journal of Clinical Nutrition, 91, 73-81
34- Westerterp-Plantenga, M.S. (2010). Green tea catechins, caffeine and body-weight regulation. Physiology & Behavior, 100(1), 42-46.
38- Cornelis, M.C., El-Sohemy, A., Campos, H. (2007). Genetic polymorphism of the adenosine A2A receptor is associated with habitual caffeine consumption. The American Journal of Clinical Nutrition, 86, 240-244.
45- Greenberg, J.A., Axen, K.V., Schnoll, R., Boozer, C.N. (2005). Coffee, tea and diabetes: the role of weight loss and caffeine. International Journal of Obesity, 29(9), 1121.
46- Sharangi, A.B. (2009). Medicinal and therapeutic potentialities of tea (Camellia sinensis L.)–A review. Food Research International, 42(5), 529- 535.
47- Odegaard, A.O., Pereira, M.A., Koh, W.P., Arakawa, K., Lee, H.P., Mimi, C.Y. (2008). Coffee, tea, and incident type 2 diabetes: the Singapore Chinese Health Study. The American Journal of Clinical Nutrition, 88(4), 979-985.
48- so, H., Date, C., Wakai, K. Fukui, M., Tamakoshi, A. (2006). The relationship between green tea and total caffeine intake and risk for self-reported type 2 diabetes among Japanese adults. Annals of Internal Medicine, 144, 554-62.
50- Baysal, A., Aksoy, M., Besler, T., Bozkurt, N., Keçecioğlu, S., Pekcan, G., Mercanlıgil, S.M., Yıldız, E. (2011). Diyet El Kitabı. 6, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara, 425p.
51- Sies, H., Schewe, T., Heiss, C., Kelm, M. (2005). Cocoa polyphenols and inflammatory mediators. The American Journal of Clinical Nutrition, 81(1), 304-312.
59- Jian, L., Xie, L.P., Lee, A.H., Binns, C.W. (2004). Protective effect of green tea against prostate cancer: A case-control study in southeast China. Internatioal Journal of Cancer, 108, 130-135
61- Wang, Y., Duan, H., Yang, H. (2015). A casecontrol study of stomach cancer in relation to
Camellia sinensis in China. Surgical Oncology, 24(2), 67-70.